İçeriğe geç

İlham kaynağı Paris olanlar

Bugün hoş olmayan sözler edeceğim. Baştan af ve mağfiret diliyorum, herkesten.

Küresel sistem “büyüyen entropiyi” düşürebilirim diye bir takım planlar yapmıştı. İki milyar civarındaki Müslümanın acılarından enerji üretebileceğini düşünüyordu. Buna ilişkin birbirinden farklı dosyalar hazırlattı. Her dosyadaki araçlar ve yöntemler farklıydı ama hedef aynıydı:

Temel neden; Müslümanlar arasında gün geçtikçe artan siyasallaşma bir şekilde kontrol edilecekti.

Hedef ise bu kontrolden dünya sistemine hatırı sayılır bir kaynak aktarılacaktı.

Siyasal talepleri kontrol etmek için var olan kıpırdanmalar, önce hormonlandı sonra da burnunun önünü görmekten aciz kişiler hareketin liderliğine getirildi. Bu ortamı olgunlaştırmak için akla zarar kitap, dergi, gazete yayınları yapıldı, radyo ve tv’ler kurduruldu. Sonunda bir taban oluşturuldu. Olası liderler de sohbetlerde, konferanslarda, daha da etkilisi fısıltı yayınlarda rivayet üstüne rivayetlerle hafızalara işlendi…

Kısaca çizgi filim formatında anlattığın süreç, tüm dünyada Müslümanlar arasında uygulandı.

Küresel proje, Türkiye’de de uygulandı ama düşünülen başarı elde edilemedi. Çünkü Türkiye’de şikayet olunan demokratik rejim ve siyasal partiler sistemi, bu tür muzır oluşumların büyümesine engel oldu. 

Yeri gelmişken Erbakan’ı rahmetle anmakta yarar var. Tabii ki, onun rahle-i tedrisinden geçen Ak Parti’nin kurucu kadrolarının siyasal başarısı da, Türkiye’deki radikalleşmeyi önledi.

Gelelim Paris’ten esen ilhamlara!…

Küresel sistem, özenle hazırlattığı Arap Baharı modelinden vazgeçti.

Türkiye’de “Gezi Kalkışması!” ile başlayan süreç bunun en somut kanıtıdır.

İkinci somut kanıt da Suriye’de önce kışkırtılan muhalefetin bir süre sonra kabak gibi ortada bırakılmasıdır.

Üçüncü önemli kanıt ise küresel güçlerin Suriye’de Esad’ı devirmek için eğittiği örgütlerin bir anda dünya medyasının ve uluslararası oturumların öncelikli ve acil gündem maddesi olmasıdır.

Anlayana bu olaylar saz, anlamayana ise davul zurna da az…

Paris’te meydana gelen ve yakında Londra’da, Berlin’de, Moskova’da, İstanbul’da olabilecek olayları kanıt olarak sunmak yersiz olacaktır. Çünkü bundan sonra meydana gelecek olayları, yuvarlanarak büyüyen bir çığ gibi görmek gerekir.

Çığ, bir metafordur; asıl amacı açıkça ifade etmek gerekirse;

Yaşadıklarımız küresel sistemin B planının başarısızlığından kaynaklanan bir tasfiye hareketidir. Sürüye kurt getiren uyuzlar, Müslüman ülkelerin dindar veya dinsiz fark etmez, herkesin biraz canını, daha çok da moralini feci şekilde bozacaktır. 

Çünkü yaşadıklarımız küresel sistemin top yekûn Müslümanlara karşı uyguladığı bir “irtica ile mücadele” stratejisidir, Güney Kutbu hariç bundan kaçmak kolay olmayacaktır. 

İrtica kavramı okuyucuya tanıdık gelebilir!

Doğrudur, bana da bayağı tanıdık ve bildik geldi!

NATO, Nato olarak durduğu sürece, Müslümanım! diyen her kim ise dünyaya siyasal heveslerle baktığı sürece, bizler daha çok irtica şamarı yeriz ki, akıllanana aşk olsun!

——————

Kategori:2015

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir