İçeriğe geç

Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş!

Yüz yıldır tedavülde olan ve Mehmet Akif’e ait olduğu söylenen “Dinimiz işleri; dinleri işimiz olmuş” sözünün ne anlama geldiği üzerinde kimse durmadı.

M. Akif’in sözünün “benzerini”, Avrupa’yı görenlerin çoğundan yaklaşık iki yüz yıldır dinliyoruz!

Bilinçli veya bilinçsiz, Hıristiyanlığı temize çıkaran ilk kişi M.Akif değildi! Ondan öncesi de var.

***

Bir kişi çıkıp da “Üstat, bu nasıl bir söz!” veya “Sözü nereye getirmek istiyorsun!” dememiş!

Hıristiyanlık ve Yahudilik bozulmuş; ancak Hıristiyanlar ve Yahudiler; çok çalışkan, doğru sözlü, yalansız, dolansız adamlar. Ölçüleri, tartıları, anlaşmaları çok sağlam…

Ne yazık ki, bu ve benzeri sözleri kim söylemişse “Haklısın!” demenin dışında bir tepkimiz de olmamış!

Neden?!

Bu söz çok mu doğru?!

Yoksa İslâm’dan ümidi kestik de bunu itiraf mı edemiyoruz?!

***

M. Akif, Almanya’da kaldığı dört ayda Müslüman esir kamplarını ziyaret etmiş, ayrıca Alman toplumunu da gözlemlemişti!

Müslüman ile Hıristiyan Avrupalı arasındaki farkı “Dinimiz işleri; dinleri işimiz olmuş!” şeklinde de özetlemişti!

M. Akif; Osmanlının ve İslâm dünyasının en önemli düşünürlerinden ve Sebilürreşâd dergisinin de başyazarıydı.

Dergide, İslâm’a yapılan eleştirilere cevaplar vermiş, Safahat’ta ise Müslümanları eleştirmiştir! Birkaç mısrası abartılarak Batı Medeniyet’ini eleştiren adam gibi gösterilse de bu doğru değildir.

M. Akif bununla da kalmamış; 

Ya Rab! Bu uğursuz gecenin yok mu sabahı”… gibi dizelerle isyanımsı şikayetlerini Allah’a yöneltmiştir. 

***

Soru şu;

Nasıl olur da yalan, dolan ve tahrifatlarla dolu Hıristiyanlık, Müslümanlardan daha düzgün bir iş hayatı kurabilir”?!

Hıristiyanlık; nasıl olur da İslâm’ın yetiştiremediği çalışkan, dürüst, yalansız, dolansız… ölçüsü, tartısı doğru, sözünde duran insanlar yetiştirebilir!

Neden bir şeyh, molla, prof., cemaat, tarikat, parti, örgüt, meslek örgütü… bir Keşiş kadar düzgün insanlar yetiştiremez!

Hani Hıristiyanlık, bozulmuş, tahrif olmuştu…

Müslümanlar utanç verici durumlarını “Son din… Mükemmel din…, Asla tahrif edilmemiş… dinlerine borçlu!

M. Akif’e neden itiraz edilmemiş de “Üstat Haklısın!” denmiş?!

Kafir ve Müşrik Keşişler on tane, yüz veya bin tane de değil… milyonlarca Hıristiyanı nasıl yetiştirmişler?!

Az kaldı!

Yakında “Bu iş bizimkilerle olmuyor! Avrupa’dan Keşiş getirelim, demeye!

***

Bugün yaşasaydı dünya markası İslâmcı M. Akif’e sorardık:

Ey Akif, bu nasıl olur?!

Senin bu sözünde bir yanlışlık yok mu?!

Gavur dediğimiz… Şirkte, küfürde olduğunu iddia ettiğimiz Hıristiyan dünyası, nasıl olur da Müslümanlardan daha kaliteli insan yetiştirir?!.

Bunu hangi akıllı kişi söyleyebilir?!

Din değiştirdin de bize mi söylemedin?!

***

Ey Ehl-i iman!

Hiçbir din, ilim, mantık ve felsefe; bozulmuş ve modası geçmiş bir dinin, İslâm Dini’nden daha kaliteli insan yetiştirebileceğini iddia edemez!

Milyonlarca Hıristiyan, Müslümanlardan daha iyi yetiştirilmiş ise, Müslümanların tanıklığı da bu yönde ise, Hıristiyanlık tahrif olmamış! Yoksa, tahrif olan Müslümanlık da biz mi kabul edemiyoruz?!

Hangisi doğru?

Müslüman; yalana, iftiraya, tembelliğe, kurnazlığa bulaşmışsa her halde bunun suçlusu Hıristiyanlar değildir!

Kendini Müslüman sanıp Allah’tan torpilli gibi davrananlar, türlü dalavere ve sahtekârlığı ilm-i siyaset ve kurnazlıkla övünce dönüştüren Allah’tan korkmazlar!

Şunu iyi bilmeliler ki, Hıristiyanlık sizin Müslümanlığınızdan hakikate daha yakın bir din! 

Bunu iyi bilin!

Ve bir daha da Hıristiyanlar aleyhinde kelam etmeyin!

***

Bugün Avrupa’yı gören milyonlarca Müslüman, her fırsatta; Hıristiyanlar bizden daha dürüst, çalışkan, haklara saygılı, yalansız ve dolansız… Malları sağlam ve kaliteli… Keşişleri de bilgili… diyorsa, bu din nasıl tahrif edilmiş olabilir?

Ne yazık ki, Hıristiyanlar için kullandığımız bu sıfatları Müslümanlar için kullanamıyoruz!

Ey Ehl-i İman,

Sizce hangi din tahrif edilmiş?!

Hangi dinin modası geçmiş?!

Kim dinini daha ciddiye alıyor!

Hıristiyan mı Müslüman mı?!

Paraya, zekâta, bağışa, deriye, himmete, oya… talip nice dernek, vakıf, kooperatif, parti, şirket, gazete, dergi, siyasetçi, siyasetçi yamağı… Yetiştirdiğiniz Müslümanların hangisi bir Hıristiyan kadar güvenilir?!

Neden bir Alman kadar çalışkan, dürüst, sözünde ve özünde doğrudan yana değil?!

Neden…

Neden zor zamanda bir cümle doğruyu söyleyecek kişi bulunmaz!

Kim, ne zaman, cesaretini toplayıp “Pardon!” diyecek?!

Tahrif ettiğimiz, İslâm’mış; Hıristiyanlık değilmiş, diyebilecek?!

Hepimizin yaptığı gibi hiçbirimiz kendimizden şüphe etmiyorsak suçlu kim?

Birinin çıkıp açık yüreklilikle söylemesi lazım!

***

Kimse; yalancı, sahtekâr, hilebaz, kurnaz, ilm-i siyaset uygulayıcısı olduğunu kabul etmiyorsa bu işin içinde bir iş var!

Sahtekârlığın Hıristiyanlarda olmadığını 200 yıldır itiraf ediyoruz. Hıristiyanların düzgün adam olduklarına şahitlik ediyoruz ama bir türlü Müslümanların ahlâkında olumlu bir gelişmeye tanıklık edemiyoruz?!

Ey Ehl-i İman,

Tahrifat nerede ve kimde?!

Ey açık ismi ile eleştiri yazmaya bile cesareti olmayan sahtekârlar… Açık kimliği ile yazan birini, hangi ahlâkla sahte isim kullanarak karalamaya çalışıyorsunuz?! 

Bunun da mı suçlusu Hıristiyanlar?

****

Kategori:2016

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir