İçeriğe geç

Devletin memuru, devletin halkına karşı olur mu?!

Olur!

Hem de bal gibi olur!

Halkından uzaklaşan yönetimlerin, halka karşı sığınağı büyük veya küçük fark etmez, memurlarıdır!

Siyasi tarih bunun sayısız örneği ile doludur.

Bu sorun her dönemde Türkiye’de bir şekilde gündem oluşturmuştur. Sorunun çözümü için;

Zaman zaman “bürokrasinin özelleştirilmesi” başlığı altında:

Kamu hizmetlerinin bankalara devri ve

Yeminli ve Sigortalı Kamu Hizmet Bürolarının birer alternatif model olabileceğini anlatmaya çalışmıştım.

Gündem döndü dolaştı yine aynı noktaya geldi:

Memurun iyisini, güvenilirini, alnı secdeye değenini bulduk derken; bu kez de karşımıza at izinin it izine karıştığı bir sorun çıktı!

Şimdilerde birçok kişi izlerin nasıl ayırt edileceği, hangisi atın hangisi itin izi olduğu üzerinde çalışıyor. 

Bu soruna yıllardır kafa yoran biri olarak söylüyorum:

Bu sistemde sözkonusu sorunun çözümü yoktur; olamaz da!

Bütün ihtiyaçları ve kutsalları alıp satan “para”, bir bankamatik / kredi kartına dönüşebiliyorsa ve bu kartla tüm dünyada en güvenli işlemler yapılabiliyorsa, sistemi kuran bankalar krallığına güvenmek lazım!

Bankalar krallığı “elektronik para” ile sadece parasal işlemleri hızlı ve güvenilir kılmadı…

Yüreği olan iktidarlara rüşvetle, yolsuzlukla, kayıt dışı ekonomiyle…

Zimmet, gasp, vergi kaçakçılığı, adi suçlarla…

Terörün her türlüsünün mali kaynaklarını kurutmakla mücadele etmek isteyen hükümetlere çok güvenilir, sonuç alıcı ve işkencesiz bir çözüm de sundu.  

Bütün bunları, her işlem için çok küçük paracıklar karşılığında yapmakta.  

Ben derim ki, her geçen gün güvenli hizmet alanları genişleyen bankalara, bazı yetki ve görevleri de biz verelim. 

Dünyada ilk olsun!

Bütçeden bürokratik hizmetler için ayrılan kaynağın çok azıyla bu hizmetleri yaptırmak mümkündür. 

Bürokrasinin; eziyete ve soyguna dönüştürdüğü kamu hizmetlerine, tayin ve terfi kavgalarına, devleti ele geçirme kurnazlıklarına son verilebilir.

Hakikaten hizmetlerin önemli kısmı bankalara daha hızlı ve ekonomik yaptırılabilir. 

Böylece at izini, it izinden ayırma gibi saçmalıklarla uğraşmaya da gerek kalmaz.

***

Dünya sisteminin nasıl işlediğini biliyormuş gibi davrananların “savunma refleksleri”ne hayranım!

Dikkatinizi çekerim; bunlar iyi günlerimiz…

Eskiden devlete baş aranırken dünya ne der, kimi ister… derdik!

Nereden nereye geldik!…

Artık herkesin muradı, hastalığı ve günahı “para!”

Para da sahibinde olduğuna göre bütün yüce değerlerin neredeyse tamamı ayaklar altında!

O nedenle mantıklı olmakta yarar var!

Ya kendi yani milli “Yeminli ve Sigortalı Yarı-özerk Kamu Hizmet Büroları”mızı kurarız ya da bu işi doğrudan bankalar sistemine yaptırırız.

İsteyen seçimini bankalardan bir banka seçerek yapabilir.

Ya da Bürolardan birini seçerek kamu hizmet rekabetine katkıda bulunabilir. 

Ne bankalar sistemi ne de Özerk Bürolar… ikisine de gerek yok! Bugünkü kamu hizmet modeli iyidir diyen varsa onlara söyleyebileceğim söz ”Yolunuz açık olsun” olacaktır! 

Umarım yolunuz altı, hatta sekiz, hayır hayır, on şeritli otoban olur!

Umudum olmasa da, umarım bu sistem size hayır getirir…

Abarttığımı düşünenler var:

Devletin memuru, devletin halkına neden karşı olsun ki, diyorlar!

Bu soruya seviyeyi düşürmeden yanıt vermek mümkün mü bilemiyorum!

Bu tür durumlarda ben yanıt yerine, soruya soru ile karşılık vermeyi tercih ediyorum:

-Kamu hizmetlerinin %90’ı internet üzerinden online yapılabilir noktaya gelmişken; 3.250.000’den fazla memurla kamu hizmeti yaptırmak ne kadar doğru?

-Her türlü alış-verişi ve borçlanmayı “elektronik kartla” yapmak mümkün iken ayrıca kâğıt parayı kullanmak kimin çıkarına?

-Sadece “elektronik para”ile her türlü adi ve örgütlü suçun  kökünü kurutmak varken kağıt parayı ısrarla yaşatmaya çalışmanın dinle, imanla, dürüstlükle, süper güçle, geri kalmışlıkla… ne alakası var?!

-Bu kadar memur, bu kadar cadı avı, bu mücadele neye çare olacak… düşünen var mı?

***

Kategori:2016

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir