İçeriğe geç

Müslümanların farklı halleri

Hz Muhammed’in vefatından günümüze kadar geçen sürede “Kur’an İslamı” ile “pratik İslam” arasında önemli farklar oluştu.

-Sahabenin önde gelenlerinin Hz.Muhammed’in cenazesini defnetmeden başkanlık seçimine koşması, “siyasal İslam”ın tarihsel anlamdaki ilk eylemi olarak görülebilir.

-İlk Müslümanları himaye eden Medineliler seçimde aday olamadı. Medinelilerin Mekke’den hicret edenleri himaye etmeleri unutulacak gibi değildir.

-Arap Yarımadası tarihinin ilk başkenti Medine’dir ve İslam Dini de Medine’de olgunlaşmış, oradan Arap Yarımadası’na, çok kısa bir süre sonra da dünyaya yayılmıştır. Buna rağmen bir Medineli istemesine rağmen başkanlığa aday olamamıştır. Mekkeli ve Kureyş’li bir adayda ısrar edilmesi konu siyaset olunca, “pratik İslam”ın “Kur’an İslam”ının önüne geçtiğini göstermiştir.

-İlk seçimde Hz Muhammed’in uyguladığı ve Mumtehine Suresi 12. Ayette kadınlara tanınan siyasal haklar da göz ardı edilmiştir. Hatırlatılmasına rağmen “kadınların seçime katılmasına gerek yok” denilerek “Kur’an İslam”ından bir sapma daha yaşanmıştır.

-Vefatla sonuçlanan durumlarda dünya tarihinde gelenek şöyledir: Geçici olarak biri başkanlığı devralır, vefat eden başkanın hatırasına saygıda kusur edilmeden defin işlemleri yapılır. Nedense “Anam babam sana feda olsun ya Resulallah!” diyenler, bu nezaketi Hz Peygamberin cenazesine göstermemiş, pek çok sahabe, Peygamberi öldüğü yatakta terk etmiştir. Hz Ali ve az sayıdaki arkadaşı defin işlemlerini yapmıştır. Hz Muhammed’in peygamber ve başkan olarak gördüğü muamele çok düşündürücü ve üzücüdür.

-Medinelilerin ve Hz Ali’nin aday olamadığı, kadınların ise katılımının istenmediği bir “seçim”, günümüz demokrasileriyle karşılaştırılamayacak kadar kusurludur.

Ebu Bekir’in bir yıl süren başkanlığında iki önemli olay yaşanmıştır: Birincisi, yalancı peygamberlerle mücadele, gerektiğinde savaş. İkincisi ise vergi ödemeyenlerle savaşmak! Ebu Bekir, vergi vermek istemeyenlere hiçbir taviz vermemiştir.

-Ebu Bekir, Ömer’in desteği ile başkan seçilmişti. Ebu Bekir de hastalığı ağırlaşınca kendisinden sonra Ömer’in başkan seçilmesi yönünde imalarda bulununca, Ömer tek aday olarak başkan yapıldı. 

-Ömer’in adil bir yönetim sergilediğinde kuşku yok. Ancak bunun yanında ilginç birçok karara da imza atmıştır. Yeri geldiğinde Hz Muhammed’in uygulamalarını ve Kur’an’ın açık bazı ayetlerini, koşulları gerekçe göstererek uygulamamıştır. Ömer’in buna benzer içtihatları, İslam tarihinde “gerektiğinde ayetleri ve hadisleri uygulamama”nın yolunu açmıştır.

-Ömer bir suikastle ağır yaralanmıştı. Öleceğini anlayınca yeni başkanı seçecek kurulu belirledi. Medineli seçmenleri bir kenara bırakan Ömer, seçicilerin sayısını 6 kişiye indirdi. Buna rağmen kolayından seçilmesi beklenen seçim uzadı, sonunda Osman üçüncü başkan seçildi.

-Osman 16 yıl başkanlık yaptı. Yaşının ilerlemesine rağmen görevi bırakmadı. En büyük zaafı ise akrabalarıydı. Üç kıtaya yayılan imparatorluğun geniş toprakları Ümeyyeoğulları’nın yönetimine geçmişti. Osman döneminde adaletin, ehliyet ve liyakatin yerini “akraba kayırmacılığı” aldı. İç isyan çıktı, Medine’yi basan silahlı bir grup Osman’ı 87 yaşında evinde öldürdü.

-İsyancılar Hz Ali’yi baskı ile başkan yaptılar. Ali başkanlığı gönülsüz kabul etti. Karşılaştığı sorunları çözmekte de çok zorlandı.  

-Şam valisi Muaviye, Osman’ın katillerinin bulunup cezalandırılmasını gerekçe göstererek itaatsiz tutumlar sergiledi.

-Peygamberin vefatından sonra genç yaşta kenara çekilip vaktinin çoğunu ibadetle geçiren Aişe, Ali’ye karşı silahlı bir ordu hazırlayarak, savaştı ve yenildi.

-Devlet bürokrasisi Osman’ın atadığı akrabalarından oluşmuştu. Valiler işleri ağırdan alıyordu. Yeni yeni itaatsizlikler ve kanun tanımayan silahlı gruplar türedi.

-Şam valisi Muaviye, Ali’ye karşı itaatsiz tavrını ileri noktalara taşıdı. Sonunda ordusu ile Hz Ali’ye karşı savaş ilan etti. Yenileneceğini anlayan Muaviye hileye başvurdu.

-Hz Ali’yi zorla başkan yapanlar, onu beş yıl sonra camide namaz kıldırırken öldürdüler.  

Bu yazıda Hz Muhammed’in ölümünden sonraki 30 yılda olanların ancak bir kısmına değinebildim.  Şu kadarını belirtmeliyim ki: İlk Müslümanlar yani Hz Muhammed’in terbiyesinde yetişmiş Müslümanlar meğer insanlarmış! Hatta çok fazla insanlarmış! Birbirlerine kıyacak kadar da hırslılarmış!

Kategori:2020

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir