İçeriğe geç

Katar’ı doğru anlamak

Rahmetli Erbakan, her röportajının en önemli yerinde mutlaka İsrail’i eleştirir ve Suudi Arabistan’la “kardeş” olduğumuzu söylerdi.

Özel sohbetlerinde Suudi yöneticilerin, ABD ve İsrail yanlısı olduğunu da özellikle belirtirdi. Buna rağmen Erbakan Hoca, “Kardeş Suudi Arabistan” vurgusunda ısrar ederdi.

Erbakan’ın ABD ile ilişkileri iyi değildi. Dahası ABDli yöneticiler Erbakan’ı sevmezlerdi!

Birkaç kez Erbakan’dan dinlemiştim:

Merak ettiğim kişileri Suudilere sorarım. İyi diyorlarsa ABD ve İsrail’in adamı olduğunu düşünürüm. Çünkü Suudiler hiçbir zaman ABD ve İsrail’in adamlarına kötü demezler” derdi.

Demem o ki, Kardeş Suudi Arabistan demek Erbakan’ın literatüründe ABD demekti. Bunu bilmekte yarar var. ABD’ye mesajlarını Suudiler üzerinden iletirdi. Suudilerin onayladıkları da ABD’nin onayı olarak düşünülürdü. 

Erbakan Hoca rahmet-i rahmana kavuştu. Allah, merhameti ile muamele etsin. Bugünleri görseydi ne derdi, bunu düşünmek bile istemiyorum.

Türkiye’ye verdiği emeği, talebeleri mirasyedi gibi tükettiler.

Ne garip bir tecelli ki Hoca ile birlikte Suudi Arabistan vurgusu da gitti, onun yerini Katar aldı. Varsa yoksa Katar olduk!

Bu değişimi nasıl açıklamak lazım, bize ne oldu, neden böyle oldu?

Katar’a Katar olduğu için mi gönül verdik yoksa ABD, İngiltere veya İsrail diyemediğimiz için mi kendimizi Katar ile kamufle ettik?

***

ABD, İngiltere ve İsrail, Batı ittifakının en güçlü devletleridir. Almanya, Fransa, Japonya ve Çin bunların hiçbiri ABD, İngiltere ve İsrail’i devre dışı bırakacak güçte değil.  

İran ve Türkiye, güya ABD, İngiltere ve İsrail karşıtı gibi görünüyor ama inanmayın! Gerçekte İran ve Türkiye, ABD ve dostları olmadan bir işe karar veremezler!

İran’ın ve İsrail’in zaman zaman saman alevi gibi parlayıp sönen “it dalaşlarını” da ciddiye almayın.

Gelelim Türkiye’nin Katar sevdasına:

Rivayet odur ki, Türkiye’de biriktirilmiş paralar açık hesaplarda gösterilemediğinden önceleri Malezya’ya aktarılırdı. Oranın da güvenli olmadığı anlaşılınca paraların bir kısmı Katar’a, kalanı da Batı’daki Yahudi bankalarına aktarıldı.

Rivayet bu!

Ortalık karıştığında bu tür çözümlerin de işe yaramayacağını düşünenler, bu kez Katar üzerinden Türkiye’de bazı yol, şehir hastanesi, havaalanı, tünel, köprü ihalelerine ve değerli maden yatırımlarına aktardı.

Tahminler bu yönde. Bitmedi:

Bunun yanında ballı denebilecek bazı özelleştirmelere de girildi. Bu paralar örneğin Tank-Palet Fabrikası türü özelleştirmelerde kullanıldı. Endişeye mahal yok, bunlar birer dedikodu, hepsi bu kadar mı, hayır!  

Şöyle rivayetler de var:

Avrupa Kalkınma Bankası, fiyatları bayağı indirilmiş Varlık Fonu şirketlerini almayı düşünüyordu, sonra birden vazgeçti. Çok tuhaf. Avrupa Kalkınma Bankası isteseydi bugün Katar’ı konuşuyor olmayacaktık. Ama istemedi?

Katar’ın bütün paraları ABD bankalarında, bunu bilmeyen yok. Katar emiri, ABD izin vermeden bu alışları yapamaz, ne kadar ucuz olursa olsun. O zaman bu alışları yapanlar aslında Katar üzerinden ABDli zenginler!

Bu kadar dolambaçlı yollara gerek var mı?

Var!

Katar, bizim Müslüman kardeşimiz!

ABDli bir zengin bizim neyimiz oluyor; hiçbir şeyimiz! Onlar gavur!

Katar’a satmak oy getirmese de ABDli zengin kadar oy götürücü olamaz!

Bu farkı, fark etmek lazım, değil mi sevgili kardeşim!

Kategori:2020

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir