İçeriğe geç

Sağlıklı gıda ve dinler

İnsanlık, günümüzde beslenme konusunda ciddi tehditler altında. Eski zamanlardan beri sağlıklı ve temiz gıda konusunda insanları bilgilendiren dinler, gıda tehdidinin arttığı çağımızda neden suskun?

Hem de en çok konuşmaları gereken zamanda… 

Oysa helaller ve haramlar dinlerin temel konuları arasında ilk sıralardaki yerini hala koruyor.

Yahudi din adamları dışında, her yiyecek ve içeceği koşerleyen / damgalayan konunun uzmanı başka din adamı da yok! 

Yahudiler ve Hahamlar, neden helal-haram konusunda bizim ulemadan daha duyarlı?

Lanetli oldukları için mi?!

Yoksa Hahamlar iyi bir din eğitimi yanında gıda mühendisliği, veterinerlik veya mikrobiyoloji okudukları için mi? 

Peki bizim ulema neden vurdum duymaz; konuşan ve yazan da konuya da göz kararı ile bakıyor?!

Çarşafa dolanan ulema söz gıda güvenliğine gelince hakikaten Allah’a emanet!

1.200 yıl önceki bilgilerle dünyaya meydan okuyanlar hala aynı görüşteler:

-Rengi, tadı, kokusu bozulmamış su…

-Kanı akıtılmış hayvan…

-Yıkanmış sebze ve meyve…nin  temiz ve helal olduğu görüşündeler.

Yeter ki etler leş, içkiler sarhoş edici olmasın!

Oysa günümüz teknolojisinden yararlanılarak daha detaylı araştırmalar yapılması gerekir. Çünkü tohumdan gübreye her konuda bitki ve hayvanların “fıtratı / genleri” bozuluyor.

Klasik ifadesiyle “hilkatte tebdil ve tağyir yapılıyor”.

Ne yazık ki, bunlardan habersiz olanlar da bizim ulema! 

Bizimkiler bütün hükümleri halen “göz kararı” ile veriyor ve bu tür gıdaları yemekte de bir sakınca görmüyor.  Çünkü fen bilimleri henüz “zorunlu” İslâmî ilimler arasındaki yerini alamadı. 

Hal böyle olunca her şey Allah’a emanet!

***

Çarşafa dolanan duyarlı ulema, ekilmeyen uçsuz bucaksız tarım alanları konusunda da çok sessiz!

Türkiye, gıda üretiminde kendine yeten 7 ülkeden biriydi. Şimdilerde 80 milyonu aşkın nüfusunu beslemek için tarım ürünleri ithal eden bir ülkeye dönüştü. Kara kaplıda bir izahat var mıdır, onu bilen âlim de yok! 

Fen ve mühendislik bilimleri ulamanın ilgi alanına giremiyorsa, bu durumda ulema ya susacak; konuşacaksa da saçmalayacaktır!

***

Görüldüğü gibi bizim ulema, helal ve haram konusunda huzur-u kalp ile net fetvalar vererek her şeyi Allah’a emanet ediyor!

Ama lanetli Hahamlar iyi bir ilahiyat eğitimi yanında ancak mikrobiyoloji, gıda veya veterinerlik dallarından birini de okuduktan sonra incelediği ürüne “koşer” damgası vurabiliyor.

Müslümanlık adına iddia ettiğimiz konulardaki zavallılığımız, helal-haram konusunda daha vahim halde. Bu yalın ve açık; açık olduğu kadar da vahim durumdan bir an önce kurtulmak gerekir.

İlahiyat programlarında köklü değişiklikler yapamıyoruz.

Gün boyu Yahudileri lanetleyip şeytan taşlayan ulemaya, bir Haham çıksa ve “Kim lanetli?” diye sorsa halimiz nice olur? 

Dünyevi ve uhrevi ayrımı yapmadan ilim ve irfanın en iyisini, en yenisini öğrenmek, bilime uygun yaşamak neden lanetlenmek olsun?!…

Kuran’ı siz mi doğru anlayacaksınız yoksa onu da mı biz öğreteceğiz, lanet nedir, kime lanet edilmiştir…” derse, cevabımız ne olacaktır?

***

Bazılarımız Hıristiyan din adamlarının hala Ortaçağ’da yaşadıklarını sanıyor olabilir. Sıradan bir Rahibin bilim karşıtı olduğunu da düşünebilir.

Oysa gerçek nice zamandan beri çok farklı.

Ortalama bir Rahip ilahiyat dışında fen ve sosyal bilim dallarından da birer fakülte bitirmekte. Böylece birden fazla fakülte ve iyi derecede yabancı dil bilgisine sahip olduktan sonra cemaatin huzuruna çıkabilmektedir.

Buna rağmen Rahipler hala “Çağın gerisindeler…” türü eleştirilere hedef olabilmekteler. 

Metropolit ve Kardinal düzeyinde Hıristiyan bir din adamı, en az üç dilde uluslararası düzeyde bilimsel araştırmalar yapabilmekte, çok sayıda makale ve kitap yayımlayarak kendisini geliştirmektedir…

Hıristiyan ulema yeterli bilgiye sahip olmalarına rağmen gıda konusunda Hahamlar kadar etkili değillerse, bunun nedeni bilgi yetersizliği değildir. Kilisenin helal ve haram konusunda yüzyıllarca sürdürdüğü rahat tavır, Hıristiyanlar üzerinde öyle kalıcı etkiler bıraktı ki sanki her şey helal gibi algılanır oldu.

Müslüman ülkelerde “Helal Gıda” sertifikalı ürünler ne kadar güvenilir ise Kilisenin helal dedikleri de ancak o kadar güvenilir!

***

Satışa sunulan ürünlerin insan sağlığını hatta soy güvenliğini tehdit ettiğine ilişkin yayınlar bangır bangır. Ancak söz sırası bizim etkili ve yetkili ulemaya gelince onlar da sus pus!

Açık sözlü bir Müslüman olduğumu, gerçeği ifade etmek için de sözümü esirgemediğimi bilenler bilir:

Ulema; mikro biyoloji, veterinerlik, gıda mühendisliği ve bu bilimlerin dayandığı temel fen bilimleri öğreninceye ve uygulayıncaya kadar bizler için en sağlıklı olan Hahamların fetvalarıdır.

Şu an koşer sertifikalı ürünleri yemekten başka çaremiz yok!

Bu konuda utanmaya da gerek yok, alınganlığa da!

—————–

Kategori:2018

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir