İçeriğe geç

Abdülhamit kime yenildi!

Bir lider 10 yıldan fazla iktidarda kalabilir. Ülke ve dünya koşulları buna fırsat tanıyabilir. Bu durumda; ya potansiyel adaylar bir şekilde iktidara eklemlenir ve alternatif olmaktan çıkarılır. Böylece mevcut iktidarın ömrü 10 yılın üzerine çıkarılır. Ya da alternatifler gözden düşürülerek görünürde devlete talip olacak lider kalmaz!

Bu da iktidarın ömrünü 10 yılın üzerine çıkarabilir.

Halk da “Görünürde yeni bir lider yok!” noktasına gelir ve iktidardan yararlanma yarışına girer. 

Oysa geleneği olan güçlü devletlerde her zaman en az 20 tane potansiyel lider sürekli teorik ve uygulama içerisinde yetiştirilir. Potansiyel liderlerin duydukları, okuduklarından fazladır. Günün her saatinde terbiye edilirler… 

Hiçbir iktidar sonsuza dek sürmez; gün gelir iktidar değişir!

Uzun süren iktidarın arkasından eğer yedekte yetiştirilmiş lider adayları yoksa, örneğin Abdülhamit’ten sonra Sultan Reşad gibi liderler gelir, onun arkasından da Vahdettin

Sultan Reşad, Abdülhamit’ten sonra yaklaşık 10 yıl padişahlık yapmıştır. Var mıdır, yok mudur… Ne bir irade göstermiştir ne de bir başarısı vardır! Onun dönemi utanç verici yenilgiler ve cahillikler doludur!

Yıllarca Abdülhamit tarafından gözetim altında tutulan bir şehzadenin yaşlılığında Padişah olması demek; başkalarının oyuncağı olacağı anlamına gelir! Reşad da 10 yıl ittihatçı bebelerin büyük oyuncağı olmuştur!

Sultan bu aşağılanmadan rahatsızlık da duymamıştır! 

Vahdettin ise işgal günlerinde Padişah oldu. İstese de icraat yapacak güce sahip değildi. Atadığı dört kişi Osmanlı Devleti’nin yıkılışını engelleyemedi ama yeni devlet bu dört kişinin çabasıyla kuruldu!

Vahdettin’in bu başarı az değildir; anlamak gerekir: 

1-Vahdettin; ilk olarak Yahudi Cemaatinin Lideri Hayim Nahum Efendi’ye galip devletlerle bozulan ilişkileri düzeltme görevi verdi. Gidişi maceralı da olsa sonunda Hayim Nahum Efendi Saray’da verilen görevi gereği ABD, İngiltere, Fransa’yı yeni bir devletin kurulmasına ikna edebildi. Veya Batı ittifakını ikna edenlerden biri oldu!

2-Osmanlı Devleti’nin tamamının işgali kaçınılmazdı. Vahdettin; Rauf Orbay’ı Mondros Mütareke görüşmelerine baş murahhas aza olarak atadı. Bu antlaşma hem Osmanlı Devleti’ne hem de Milli Mücadeleye zaman kazandırdı.

3-Vahdettin Anadolu’ya ilk olarak Kazım Karabekir’i gönderdi. En sağlam askeri birlik Erzurum’daki 14.Kolordu idi. Karabekir’i onun komutanı yaptı. Mustafa Kemal Paşa’yı en kritik anlarında koruyan ve kollayan, hatta Milli Mücadele’nin başlatıcısı Karabekir’dir de denebilir.

4-Son olarak işgalcilere karşı isyanı başlatacak olan Mustafa Kemal Paşa’yı tarihte görülmemiş, hakikaten, örneği olmayan yetkilerle Anadolu’ya gönderen de Vahdettin’dir.

Söylenenlere bakmayın, yeni devletin kuruluşunu fiilen başlatan Vahdettin ve atadığı dört kişidir! 

***

Uzmanlar; 46 yıl süren Kanunî döneminin geride bıraktığı sorunların ana nedeninin ne olduğu konusunda anlaşamadı.

Aynı anlaşmazlık 33 yıl süren II.Abdülhamit iktidarında da var.   

Abdülhamit’in Padişahlık dönemi hazin bir şekilde son buldu. Devlet adamı denilenler, emir kullarıydı ve yaş ortalaması neredeyse 80’di. Devrildiğinde geriye bıraktıkları bu kişilerdi.

Abdülhamit’i devirip yerine gelenler ise adeta güruhtur!

Ne Sultan Reşat sultandı ne de İttihatçılar vatanseverdi! Osmanlı çok geçmeden Enverland oldu!

Devlet adamı diye gezinenler ya gizli servis elemanıydı ya da teneke sesliydi!

Balkan Savaşı’nda ne olduğunu kavrayamayanlar, Birinci Dünya Savaşı’na girip yüzyılların kaybını telafi etmeyi ideal edinmişlerdi ki, bu da yaklaşık altı yüz yıl süren bir devletin madden ve manen, trajik bir şekilde son bulmasına neden oldu. 

***

Bu çok kısa anlatımdan sonra birçok eksiği geride bırakarak tarihe bakıldığında Abdülhamid’i yenenler de Osmanlıyı dokuz cephede savaştırıp tasfiye edenler de Mustafa Kemal ve arkadaşları değildi! 

Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya gönderen Vahdettin’di. Görülmemiş yetkilerle donatan da Vahdettin’di.

Vahdettin İstanbul’un galip devletler tarafından işgal edildiği ve Osmanlının her yönüyle teslim olduğu günlerde bu yetkiyi verirken İngiltere’den, Fransa’dan izin almadan yapamazdı.

Bence bu görevlendirme izinsiz mümkün değildi.

Mustafa Kemal Paşa’yı Anadolu’ya gönderirken işgalcilerden onay alarak Anadolu’ya gönderen Vahdettin’di.

Yoksa Mustafa Kemal Paşa, Saray’ı atlayarak ve işgal kuvvetlerinin yetkilileriyle bir komplo kurarak Anadolu’ya gitmedi.

Cumhuriyet, tartışması sonra ortaya çıkan bir konudur. Herkesin “bir devlet”e sahip olma arzusu ile yanıp tutuştuğu günlerde verilemeyecek taviz kalmamıştı. Buna Doğu’da bir Ermeni Devleti’nin kurulabileceği tavizini de dahil edebiliriz. Yeter ki, İstanbul Müslümanlarda kalsın, yönetim de Osmanlı hanedanında!

Şu soru her zaman sorulabilir:

-Abdülhamit kime yenildi?

-Osmanlı’yı kim yıktı?

Cevap nasıl olursa olsun; kimse Abdülhamit’i Mustafa Kemal ve Milli Mücadeledeki arkadaşları yendi, diyemez! Abdülhamit’i masonlar iktidara getirdi, onu yenenler de masonlardı! 

Abdülhamit, nasıl saray içi darbelere ve komplolara göz yumdu veya onay verdi ise Sultan Reşad da Abdülhamit’i deviren masonlarla işbirliği yaptı veya gelişmeleri kenardan onaylayarak izledi!

Bu gerçeği gözardı ederek sorunun yanıtını bulamayız.

-İkincisi de Osmanlı Devleti’ni yıkan Mustafa Kemal değildi; isteydi de yıkamazdı! 

***

Kategori:2016

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir