İçeriğe geç

Benim adayım Abdullah Gül

16 Nisan 2017’deki referandumu neden yaptık?

Hani koalisyon falan olmayacaktı?

Hani parçalı yönetimler dönemi kapanacaktı?

Güçlü lider, güçlü yönetim kurulacaktı?

Gerçek hukuk devletine ve yönetimine geçilecekti?…

Henüz ilk uyum değişikliğinde bütün bu iddialar boş çıktı.

Meğer koalisyonsuz olmuyormuş!”

Bundan böyle koalisyonlardan birinde yer almayan biri cumhurbaşkanı seçilemeyecek.

Bu koalisyon değil; “ittifak” diyenler var ki, ben bunu duymamış olayım.

16 Nisan Referandum maddelerinin benzerlerinin akıbetleri nasıl oldu tarihe bakmak lazım! Maddeleri dayatanlar çok geçmeden kendi elleriyle nasıl iptal etmişlerdi!

Örnek mi, Hudeybiye!

***

Koca Ak Parti nasıl olduysa artık, tek başına seçime giremez hale geldi. Ak Parti ve MHP için çıkarılacağına kesin gözüyle bakılan “seçim ittifakları yasası”, umarım Ak Parti’nin elinde patlamaz.

Önergede “Ak Parti ve MHP’nin dışında hiçbir parti ittifak yapamaz. Yaparlarsa vatana ihanet etmiş olurlar!” maddesi yer almayacaksa şimdiden geçmiş olsun!

Bu ittifak ve seçimin sonrasında kurulacak koalisyonlar, büyüklü küçüklü diğer partileri birlikte hareket etmeye zorlayacaktır ki, ikinci ittifakın zafere ulaşması daha kolay olacak. 

Ancak üç partinin bir araya gelebileceği, gelseler bile cumhurbaşkanı seçemeyecekleri apaçık bir gerçek iken ittifak yasası, tabela partilerini bile bir ittifakın içinde yer almaya zorlayacaktır.

Ak Parti-MHP ittifakı’nın 16 Nisan 2017’de % 51’i nasıl bulduğu tartışması hala yapılıyor. Acaba diyorum, 2019 seçimlerinde de % 51 aynı tartışmalı yöntemle mi bulunacak? 

16 Nisan’daki yönteme başvurulmayacaksa % 51 nasıl bulunacak, anlamış değilim.

***

Aşırı gerilim ve kutuplaşma insanları normalin dışında çözüm arayışına ikna eder. Bunu normal karşılamak gerekir!

İttifak yasası Meclis’ten geçerse bütün partiler 2019 seçimlerini yeni duruma göre bir kez daha gözden geçirecekler. Çünkü tek başına hareket etmek kimseye başarı getirmeyecek.

Bir başka konu da şu:

Cumhurbaşkanı olacak kişi, bu kadar geniş yetkiler ile donatıldı ise kamuoyunun güvenini alması, ancak ve ancak bütün partilerin oy verebileceği bir adayın seçilmesiyle mümkün olabilecektir. 

Ak Parti-MHP geniş katılımdan uzak durarak çok, çok büyük bir yanlış yaptığına göre… İş CHP, İyi Parti, HDP, SP… gibi partilere kalıyor. Onlar da Ak Parti ve MHP tabanının da oy verebileceği bir aday bulabilirlerse Türkiye’nin gündemi kısa sürede çok farklı olur. 

İkinci ittifaka katılmaya mecbur olan partiler bir yol ayrımına geldiler: 

Ya ittifaka katılıp VAR olacaklar ya da YOK olacaklar!”

Ama Ak Parti’nin var veya yok olma gibi bir sorunu yok! En azından ben böyle düşünüyorum.

Buna rağmen ittifaksız seçime girmeye cesaret edemiyor.

O zaman CHP, İyi Parti, HDP, SP, BTP, BBP. Seçime girmese de DP, ANAP, DSP gibi partiler, örgütleri ve sempatizanları ile kritik seçimlerde yekun oluşturabilirler.

Birikimli lideri ve etkin gençliği ile Vatan Partisi, kendi programı ve adayında ısrar ediyor görünse de öyle sanıyorum ki, Doğu Perinçek de bir koalisyonda yer alacaktır.

***

Birinci ittifakın adayı Recep Tayyip Erdoğan.

İkinci ittifakın adayı henüz belli değil!

Yoğun bir çalışma var:

Nasıl bir aday bulalım ki, Ak Parti ve MHP tabanından da oy alabilelim?

Kimi aday gösterelim ki, hem cumhurbaşkanını hem de Meclis’teki çoğunluğu alabilelim?

Bu mümkün mü?

Evet mümkün!

Kimi aday gösterelim derseniz ben Abdullah Gül derim.

Kurt hikâyelerinin havalarda uçuşmadığı…

Vatan haini ithamlarının yapılmadığı…

 Türkiye’yi normalleştirebilecek…

Gerilimsiz yönetebilecek… bir adayın yer aldığı kampanyayı güle oynaya sonuçlandırabiliriz.

Abdullah Gül her siyasal görüşten oy alarak cumhurbaşkanı olacağından dolayı “tek adam” rejimi gibi bir suçlamaya da muhatap olmayacaktır.

——————-

Kategori:2018

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir