İçeriğe geç

Ay: Ocak 2016

Modern Kadın Müslüman mı?!

Modern zamanlarda Müslüman kadının çok şey kaybettiğini düşünenler var. Bu görüşün ne kadar haklı olduğuna karar vermek için, önce klasik fıkıhta kadına tanınan haklara bakmak gerekir. Klasik fıkıhta “vucub ehliyeti”(yapmak zorunda) ile “eda ehliyeti”(yapabilir) ayrımı yapılmıştır. Bu ayrımdan yola çıkılarak erkeklerin yapmak zorunda oldukları yükümlülüklere, “kadınlar da isterse yapabilir” denmiştir.…

İslâmcı kadın “Çiçek” mi?

Müslümanların çözmekte zorlandığı birkaç önemli sorun var. Bunlardan biri, belki de en önemlisi “Kadının İslâm’daki yeri”dir. İslâm; nasıl bir kadın kimliği ortaya koymaktadır, bu kimlik dinamik midir yoksa yedinci yüzyılda tanımlandığı gibi midir? Kadın konusuna sıfırdan mı başlanmalıdır yoksa bu sorun modern zamanlarda çözülmüştür de yapılacak bir iş varsa o…

Ulemanın “İlm-i siyaset” ile imtihanı!

İlm-i siyaset, bir meseleyi “…en güzel şekilde anlatmaktır ve yaşamaktır…” (Fussilet-34; Nahl-125; Ankebul-46) En güzelden maksat; sadece doğruyu korkmadan, usanmadan ama kibarca, kırmadan, açık, anlaşılır, çok daha önemlisi, düzgün bir şekilde anlatmak ve yaşamaktır. Ayetlerin vurguladığı “en güzel şekilde anlat” cümleciğini biraz daha açarsak; kurnazlık, entrika, içine yalan katarak, faydalanacağım…

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ’e açık mektup

Sayın Başkanım, Diyanet İşleri Başkanlığı Kanunu, 3 Mart 1924’te aynı gün çıkarılan Tevhîd-i Tedrisat ve Genelkurmay Başkanlığı kanunları kadar önemlidir. Sizler de geçmişteki başkanlar gibi bu makamı ehliyet ve liyakatinizle temsil etmektesiniz. Her ne kadar arada bir tartışmanın ortasında kalsanız da kuruluş amacınıza uygun olarak Müslümanları bilgilendirme ve eğitme görevini…

Her şey çok farklı olabilirdi

“KitapLARA iman”ı inanç esaslarının “olmazsa olmaz”ı sayan milyonlarca dindarın her geçen gün kitaplardan, okumaktan, yorumlamaktan, yazmaktan ve pratikten bu denli uzaklaşması akla gelebilecek son ihtimaldi. Üç-dört asır geçti, ihtimal sosyal bir gerçek oldu!  Uzun süre “yaratıcılığın” tek temsilcisi olan Müslümanlar, bir çağ dönümünde, hiçbir şey yaratamayan, daha kötüsü eskiyi bile…

Gizli servis İslâm’ı Loca İslâm’ını yendi mi

İslâmcılığın 1865’lerden 1943’te Büyük Doğu‘nun yayına başlamasına kadar geçen dönemi, “Mason Locaları“nın fikri zenginliği ve yenilik yanlısı gündemine kendisini kaptıran ulema, bürokrat ve düşünürlerin  çırpınışları şeklinde özetlenebilir. Bu çırpınışlar dünyanın ters istikametinde alınan bir yol olsaydı, hayıflanmak milli bir ağıt olurdu. Şükürler olsun ki, öyle olmadı; 1865’ten 1923’e, ivmesi düşse…

İslâmcıların gelecek beklentisi

İslâmcılık; bazı Müslüman alim ve bürokratın Avrupa’nın karşısına “eski” ilimler, yönetim ve teknolojiler ile çıkılamayacağını gördükten sonra ortaya koydukları bir düşünce akımıdır. Doğduğu beşik de “mason locaları”dır!  Yan kuruluşları ile masonluk; modernleşmeyi yaratan ve dünyaya yayanların kulübüdür de denebilir. Aklı başında bir Müslüman, önü alınamayan yenilgilerden sonra localarda “çıkış yolu”…