İçeriğe geç

Allah kimden yana?!

İslâm’ı muzaffer orduların yaydığına inanırız. Savaş kazanan sultanları da İslâm’ın kahramanı ve sembolü olarak görürüz.

Oldum olası böyle biliriz!

Öyle ki, siyasetsiz İslâm’ın olamayacağına iman bile etmişizdir!

Oysa siyaset “adalet”; savaş da “güç” ile yapılır.

Devleti kuran ve yaşatan güç, maddi ve manevidir.

Bu imkânları akıllıca kullanan siyaset; yönetimde adalet, istikrar ve refah getirir.

Kullanamayanlar ise içeride korku, savaşlarda ise hezimet yaşatır.

Örneği bizden verirsek Şarkın kurnaz liderleri Enver Paşa gibidir!

İstanbul basınına sansür uygular! Gazetelerin manşetlerinde dokuz cepheden zafer haberleri yayınlatır!

Yalanla bir yere kadar!

Sonunda Enver Paşa yakın arkadaşlarıyla ülkeden kaçar.

Uzun süre “yalana fit” gazeteler, hezimeti bütün boyutları ile yazmaya başlar!

Fakat nafile!

İstanbul halkı; nice zamandır sayfalarını zafer haberlerine ayıran gazetelerin birden bire görülmemiş hezimetlere duçar olduğumuzu yazmalarına bir türlü anlam veremez!

İnanmaz da!

Ne zaman ki işgal kuvvetlerinin savaş gemileri Boğaz’a demirler ve namlular Saray’a çevrilir…

Şok dalgaları üst üste gelir!

İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Yunanlılar… 

Nasıl oldu?…

Neden oldu?… demeye kalmadan işgalcilerin tam teçhizatlı askerleri İstanbul sokaklarında uygun adım yürümeye başlar.

Aramalar…

Tutuklamalar… peş peşe gelir!

Kendisini her durumda Allah’ın torpilli kulu gören ulema, başa geleni anlamaya çalışır!

Ama nafile!

En akıllısı M.Akif’tir:

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden,

bizi helâk eder misin, Allah’ım?(A’râf 155)

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? 
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Nûr istiyoruz… Sen bize yangın veriyorsun! 
‘Yandık! ‘diyoruz… Boğmaya kan gönderiyorsun!

…” demekten kendisini alamaz!

***

Din-i Mübin-i İslâm nutuklarıyla millete nizamât veren ulema ve ümera, kendi sahtekârlıklarını millete Müslümanlık diye pazarladıklarını unuturlar!

İslâm-Türk tarihinin en ağır yenilgisini yaşayan, darmadağın olan Osmanlı’dan yeni bir devlet kurmaya çalışanlar, bu kez din düşmanı, İslâm karşıtı… hızını alamayan kimi müstevli kalıntıları işi “Keşke Yunan yenseydi!” ye kadar vardırırlar!

Düşünebiliyor musunuz, Osmanlı’yı dokuz cephenin sekizinde yenilgiden yenilgiye sürükleyenler Din-i Mübin-i İslâm hizmetkarları…!!!

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar ise “Vatan haini!”

Allah aşkına bunlar kimin adamı!

Allah’ı kendi keyfine hizmetkâr görenler, Allah’ın son dört yüz yıldır Hıristiyanlara ve Yahudilere nasıl yardım ettiğini görmüyorlar!  

Bizler nasıl Müslümanlarız ki Allah bizleri bırakıyor da Hıristiyan ve Yahudilere yardım ediyor?

Bizler ne rezil adamlarız ki, Allah katında bir Yahudi ve Hıristiyan kadar itibar sahibi değiliz!

Müslümanlar yenerken Allah bizimleydi de yenilirken kiminleydi?!

Müslümanlar yenilirken Allah, Hıristiyanların yanında değildi de yenilen Müslümanların mı yanındaydı?!

Neden?!

Allah neden yenilen Müslümanların yanında durdu da, buna rağmen Hıristiyanlar galip gelebildi?

Osmanlı Devleti, Hıristiyan Avrupa’ya yenile yenile yok oldu!

Onun yerine zor bela bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduk.

Şükretmesi gereken Müslümanlar şımardıkça şımardı…

Azdıkça azdı…

Kime hizmet ettiği bilinmeyen birini kendine kılavuz edindi…

O da “Yunanlılar yenseydi daha iyi olurdu” sözüyle en az yüz yıl başa bela Müslümanı esarete mahkûm etti!

Kategori:2018

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir