İçeriğe geç

Bunlar güzel günlerimiz

Suriye’nin genelinde yaşananlar bir yana, Kuzey Suriye’de inşa edilmeye çalışılan “özerk bölge yönetimi” Türkiye’nin başını çok ağrıtacak.

ABD’nin açık desteği, Rusya ve İran’ın gösterdiği anlayış, AB devletlerinin sempatisi öyle görünüyor ki, Kuzey Irak’a benzer bir siyasal yapı, Suriye’nin kuzeyinde de inşa edilecek.

Buna kesin gözüyle bakabiliriz.

Ortadoğu, Kuzey Afrika ve İran-Afganistan-Pakistan hattında yaşanan siyasal krizlerin nihai hedefinin Türkiye olduğu tezi, hiç gündemden düşmedi. Tehlike her geçen gün Türkiye’ye doğru yaklaştıkça, olaylara ya sessiz kaldık ya da zamanından önce fevri ve sert çıkışlar yaptık.

2030 yılına kadar söylemesi gereken sözler, 2017’ye kadar söylendi ve bitti ise Türkiye’nin “acaba!” dedirtecek bir sözünün olduğuna dünya inanmıyor.

Tek sorun var; o da ABD, Rusya, AB, Arap devletleri…nin kendi aralarında nasıl anlaşacağında.

Bu sorun Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alacak noktaya geldi.

***

1974’ten beri Kıbrıs’ın topraklarını paylaşamazken, son dönemde başımıza bir de Doğu Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz kaynakları sorunu çıktı.

Özellikle Türkiye’nin Yunanistan ile arasında çözebileceği sorular, ağırdan alınması nedeniyle “dünyanın sorunu” haline geldi.

Oysa devletler arasında sulh için toprak da verilir, toprak da alınır.

Merakımı mazur görün, son yıllarda sessiz kalmamızdan yararlanan Yunanistan Ege’de 18 adayı işgal etti.

Soru şu:

Neyin karşılığında?

Sakın Hiçbir şeyin karşılığında!, demeyin.

Hele Ağababalarınız da vermişti, hiç demeyin!

***

Olan oldu, deyip önümüze bakarsak..

Türkiye; Suriye’de Esad ile anlaşarak uluslararası sınırlarına çekilerek tarihsel bir adım atabilir!

Bu sorun olmaz!

Sınır komşumuzla anlaşıyorsak bu kimi ilgilendirir!

Fakat Kıbrıs adası çevresinde olduğu düşünülen doğalgaz ve petrol yataklarına onlarca devlet üşüştükten sonra “çıkar paralelliği” ile sorunu çözmek zor.

Bu işten çırak çıkacağımız kesin!

Bizim sorunu çözme kabiliyetimiz zayıfladıkça G.Kıbrıs ve Yunanistan’ın da çırak çıkacağı bugünden belli.

İnisiyatif çırakların elinde iken anlaşabilirdi. Her iki devlet de bu işten ortak ve kârlı çıkabilirdi.

Ne yazık ki, geldiğimiz noktada ne ortaklık kaldı ne kâr ne de çözüm!

Eski hâl muhâl; ya yeni hâl ya da izmihlâl !

Eski Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Türkiye artık yok, bir daha da olmayacak. Ya uzlaşmaya dayalı bir çözüm bulunacak ya da eskiye ait ne varsa bütün değerleri ile yok olup gidecek!

Seçim bizim!

Kategori:2019

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir