İçeriğe geç

KUTSAL KİTAPLARDA ÇİNGENELER

Tevrat’ta ve Kuran’da Resuller hakkında verilen bilgilere bakıldığında “göçler tezi”ni doğrulayacak birçok bilgi bulunabilir. Özellikle hayatı hakkında oldukça fazla bilgi verilen ve yaklaşık beş bin yıl önce yaşamış olan Hz. İbrahim’in Doğu’dan Ortadoğu’ya geldiği, ilk eşi Sara’yı doğup büyüdüğü Doğu ülkesinden Kenan’a getirttiği Tevrat’ta detayları ile anlatılır. Kuran’da da biyografisine oldukça geniş yer verilen Hz.İbrahim’in ikinci evliliğini Batı ülkesi Mısır’da cariye olan Hacer’le yaptığına değinilir. Birçok kaynakta Kıpti olduğu ileri sürülen Hacer’in de aslında Doğu’dan, Hermetik yorumlara göre ise Hint Yarımadası’ndan Mısır’a geldiği ileri sürülür.

Tevrat ve Kuran’a göre Hz. İbrahim’in, Kıpti eşi Hacer’i ve oğlu İsmail’i ilk eşi Sara ile yaşadıkları aile içi sorunlardan dolayı Arap Yarımadası’na, Mekke’ye götürdüğü ve Hermetik kaynaklara göre de Hint’ten göçüp Mekke’ye yerleşenler arasında barındırdığı bilgisine yer verilir.

Hz. İbrahim, ilk eşi Sara ölünce üçüncü bir evlilik daha yapar. Hint’ten gelip Kenan’ı yurt edinen Hittilerden Ketura’yla evlenir ve ondan altı oğlu olur. Tevrat’ta isimleriyle anılan altı oğlunu Hz. İbrahim, ölmeden önce Doğuya, büyük olasılıkla içinde Hint ülkesinin de olduğu Doğu ülkelerine gönderir. 

Hz.İbrahim’in kutsal öğütlerle yetiştirdiği altı oğlunu “Neden Doğu ülkesi veya ülkelerine gönderdi?” sorusu önemlidir. İlk oğlu İsmail’i Arap Yarımadasına götürmesi ve ikinci oğlu İshak’ı da Kenan’da bırakması, Tevrat ve Kuran’a göre ilahi mesajlar doğrultusunda yapılmıştır. Durum böyle olunca Hz. İbrahim’in iki oğluna yüklediği misyonun bir benzerini, Ketura’dan olma altı oğluna da yüklediğini, Allah’ın Cebrail aracılığıyla Hz. İbrahim’e öğrettiklerini, o da öncelikle oğullarına, oğulları da insanlara öğretmekle yükümlü olduklarını ileri sürmek mümkündür.

İleri sürülebilecek birçok yorum yanında göz ardı edilemeyecek bir nokta da şudur:

Hz. İbrahim’in hayatının en verimli döneminde yetiştirdiği altı oğluna yüklediği misyonun, gittikleri ülkelerde yapabilecekleri etkilerin sınırları İsmail ve İshak’ın etkilerinden de biliyoruz ki, büyük olacaktır. Altı kardeş, en az iki kardeş kadar etki yapabilecek eğitim ve misyonu almışlardı. Doğu ülkesi insanlarının dilleri, dinleri, kültürleri ve uygarlıkları üzerinde bırakacakları etkiler güçlü olacaktı.

İşte Çingenelerin tarihsel kimlikleri de bu yorumlar çerçevesinde gün ışığına çıkabilmektedir. Ayrıca Çingenelerin Hin Yarımadası kökenli olduklarına yönelik kabul edilebilir birçok bilgiye ek, yeni yeni bilgilerin bilim çevrelerinde tartışmaya açılması, “Çingeneler kimdir?” sorusunun açıklanmasına önemli katkılar yapacaktır.  

Çingenelerin Hint ülkesi dışında da kast sistemi varmış gibi yaşamaya devam etmeleri, biraz da Çingene kimliğinin kast sistemi içinde şekillenmesiyle ve bunun dışına çıkmaları durumunda ise yok olacaklarını düşünmeleriyle açıklanabilir.

En zor durumlarda bile gevşek yapılı kast sistemini aralarında sürdürmeleri, onların göç yollarında yüzyıllar boyu güven içinde yaşamalarını kolaylaştırmıştır.

————————————–

Kategori:2012

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir