İçeriğe geç

Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı

Hukukun korumadığı özgürlükler yok hükmündedir. Bu nedenle hangi konuda ne kadar özgür olunabileceği ancak sözleşmelerle anlaşılabilir.

Hukuk tarihinin geldiği en ileri aşama “sözleşme serbestliği”dir.

Merkezi kanunların, ülkenin her yerinde geçerli olması, özgürlüğün önündeki en büyük engeldir.

Binlerce kanunun her biri ayrı ele alındığında görülecektir ki, insanlar ya akılları ermediğinden ya da merkezi gücün şiddetine karşı çıkamadığından “tek kanun” sistemine razı bir şekilde yaşıyor.

Vergi veren ve askerlik yapanlardan özgürlüğü kıskanmaya gerek var mı?!

Bir insandan verim almanın en üst noktası, özgürce seçtiği işte çalışması, korkusuzca araştırma yapabilmesi, inandığı dine ve ahlâka uygun yaşamasıyla mümkün olabilir.  

***

Özgürlüğü tanımlamak gerekirse, insana “hata yapma hakkı”nın tanınması demektir.

Herkesin doğrusu kendisine! Kimsenin bir başkasına kendi “doğru”sunu yaptırma yetkisi olamaz.

İyi kanun, doğru kanun, faydalı kanun diye bir şey de yoktur! Kanunun iyisi de doğrusu da faydalısı da kişinin altına özgürce imzasını attığı sözleşmelerdir! Bundan fazlası değildir!

Anlatma ve yaşama özgürlüğünün olduğu bir hukuk düzeninde, insanların kendi yanlışlarını görmeleri çok kolaydır. İnsanın kendi kendisini ikna etmesi kadar güzel bir şey olamaz. İnsan yanlışını da doğrusunu da ancak kendi düşüncesini yaşayarak anlayabilir!

Bu nedenle herkesin doğrusu kendisine!

Emin olabiliriz ki; biraz süre tanındığında herkes neyi, ne kadar doğru düşündüğünü ne kadarını yaşama doğru aktarabildiğini bir başkasının zorlamasına gerek kalmadan anlayabilecektir.

Zaman ve yaşamın gerçekleri, bizleri en iyi şekilde eğitecektir.

Yaşamın ikna gücüne güvenelim!

Yeter ki, yaşama fırsat tanıyalım!

***

Eğer hukuk dendiğinde, merkezde yapılan yasalar anlaşılacaksa, ciddi bir özgürlük sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu bilelim!

Yine bilinmelidir ki, merkezi yasalar, öncelikle “iktidarların” ihtiyaçları dikkate alınarak hazırlanır; bu durumda birey asla öncelikli olamaz.

Oysa her bir insan, kendi rasyonalitesini ve çıkarını düşünerek yaşamak ister. Bu da çoğunlukla merkezin çıkarlarıyla çelişir!

Bu çelişkinin düzeltilmesi en acil sorundur!

***

Topluluklar arasında büyük farklar yaratan temel öğe, ancak “özgürce düşünme, çalışma, üretme, örgütlenme…” hakkı ile açıklanabilir.

Bu haklara sahip olanlar ile olmayanların ayrımı insanlığın geçmişini belirlediği gibi geleceğini de şekillendirmeye devam edecektir.

İngiltere ile İran arasındaki fark, ancak “özgürlük” ile açıklanabilir. ABD ile Rusya arasındaki fark ile İsviçre ile Türkiye arasındaki fark da ancak özgürlüklerle açıklanabilir!

***

Kategori:2016

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir