İçeriğe geç

Virüs, Nemrut’un burnunda!

Virüs, Nemrut’un burnunda!

Kutsal metinlerde ismine değinilmeden güçlü ve zalim bir kral anlatılır. Söz konusu zalim kral öyle bir egemenlik kurmuştur ki hem kraldır hem de tanrıdır. Mülkünde başka bir tanrıya tapılmasını hakaret saymış, buna kalkışanları da en zalimane yöntemlerle cezalandırmıştır.

Efsaneye göre gücünü kanıtlamak için Babil Kulesi’ni de bu kral yaptırmıştır. Yapımı biten kulenin en üst noktasına çıkıp Tanrı’yı öldürmeyi bile denemiştir.  

Gücünün ve zulmünün doruğundaki kral Nemrut’tur. Tevrat ve Kur’an’a göre Allah, çok güçlü ve bir o kadar da zalim olan krala ilahi hakikatleri anlatması için İbrahim’i gönderir. Kutsal metinlerde adı anılmayan kralın, efsanelerden yararlanarak Nemrut olduğunu söyleyebiliriz.

Nemrut, o kadar kibirlidir ki İbrahim’in anlattığı ilahi hakikatlere inanmadığı gibi anlatma cesaretini de hakaret sayar. İbrahim’in hiçbir sözü fayda vermez. Nemrut ne tanrılık iddiasından vazgeçer ne de zulmünden. Fakat İbrahim de Nemrut’u uyarmaktan vazgeçmez. Her fırsatta var ve bir olan, eşi ve benzeri olmayan tek ilaha inanması gerektiğini korkmadan ona hatırlatır. Onu hakka ve adalete davet eder

Nemrut, gücünün zirvesindedir. İbrahim ise küçük bir ailesi, birkaç hizmetçisi ve abartılı olmayan bir sürünün sahibi olan kendi halinde biridir. Tanrı’nın elçisi olması ise kimsenin umurunda değildir.

Gücünün önünde had ve hudut tanımayan Nemrut, İbrahim’in Allah’ın emirlerine uymaya yönelik davetini haddini bilmezlik sayar ve onu cezalandırmak ister. Emirler verir, büyük bir meydana odun yığdırır. Devasa odun yığınını yaktırır. Halk da heyecanla gösteriyi izlemek için uzaktan olacakları izlemeye koyulur.

Efsaneye göre birçok buluşun sahibi olan Nemrut, mancınığın da mucididir. Adamlarına emreder İbrahim’i mancınıkla ateşin ortasına attırır.

İbrahim, göklere yükselen ateşin dumanı ve alevleri arasında kaybolur. Düşünülen akıbet, İbrahim’den geriye ancak küllerinin kalmış olacağıdır. Beklenti budur.

Sonunda ateş söner ve soğur. Nemrut’un adamları ve meraklı halk İbrahim’in akıbetini görmek için küllerin ortasına doğru yürürler. Bir de ne görsünler! İbrahim, ateşin ortasında etrafı çimenlerle kuşatılmış bir göletin kenarında gayet sakin oturmaktadır.

Biraz Tevrat, biraz Kur’an’a, bazı bölümleri de efsanelere dayandırılan Nemrut’un İbrahim’i ateşe attırdığını anlatan bu olayın Urfa’daki balıklı gölde yaşandığı tahmin ediliyor.

İbrahim’in külü bile bulunamaz diye düşünen Nemrut, gördüğü manzara, (Kur’an’ın belirttiğine göre “berden selamaserin esenlik”) karşısında şaşırmasına şaşırır lakin inadından vazgeçmez.

İbrahim elinden geleni yapmıştır, son sözü Allah söyleyecektir: Bir sinek gelir Nemrut’un burnuna, oradan da beynine gider. Sinek beyninde hareket ettikçe Nemrut çıldırır. Acısını dindirecek tek çare vardır, o da tepesine sert cisimlerle vurulmasıdır.

Lakin Nemrut, ne sineğin beynindeki kıpırdamalarından kurtulur ne de tepesine vurulan sert cisimlerin verdiği acıdan.

Günlerce başına sert cisimlerle vurulan Nemrut, sonunda beyni dağılmış bir şekilde can verir.  

Kategori:2020

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir